Menu
9 Nisan 2017

Çiğ Vegan Beslenme...

Kevser Başkara

Denizden 400 metre yükseklikte İzmit Kartepe’de doğanın tam merkezinde çiğ vegan beslenme ile  ilgili bir tesis yer alıyor. Tesisi Şef Mehmet Ak işletiyor. Ünlü şefle çiğ vegan beslenme ve sağlık üzerine sohbet ettik.

Gelin işin ehlinden çiğ vegan beslenmeyi dinleyelim.

 

Siz çiğ vegan beslenme (raw vegan diet) konusunda şefsiniz. Çiğ vegan beslenme ne demek? Bu konuyu sizden öğrenebilir miyiz?

Çiğ vegan beslenmede hiçbir hayvansal kullanılmaz. Çimlendirilmiş tohumlar (arpa, keten tohumu vb.), kurutulmuş gıdalar bulunur. Mevsimine uygun sebze ve meyveler olmazsa olmazımız. Genetiğiyle oynanmış gıdalara bu mutfakta yer yok. Vücudumuz için gerekli her gıda doğal olmalı. Sonuçta, bu gıdalar vücudu oluşturan en önemli materyaller. Ayrıca bu mutfakta kuru bakliyatlar (çimlendirilmiş olanlar hariç), pişirilmiş gıdalar bulunmaz. Gıdalar dehidratör yardımıyla kurutma işleminden geçirilir.

“125 kiloydum, 9 ayda 55 kilo verdim”

İnsanlara bir beslenme modelini anlattığınızda “Bu modelle zayıflayabilir miyim?” sorusu ardından geliyor. Evet, modern çağda insanların en büyük sorunu kilo vermek. Sizin de hayatınızın belli bir süreci kilo vermeye çalışmakla geçmiş ve bu sürecin sonunda 9 ayda 55 kilo vermişsiniz. Bu süreçten bahsedebilir misiniz? Şu an yaptığınız işin bu süreçle bir ilgisi var mı?

O dönemde Amerika’da yaşıyordum. 125 kiloydum. Düşünsenize bir sürü para kazanıyorsunuz, her şeyiniz var ama eğilip bir ayakkabınızın bağcığını bile bağlayamıyorsunuz. Gece uyurken sabah yorgun kalkıyorsunuz, kolesterolünüz yüksek, bunlar sizi korkutuyor. Bir yandan “40 yaşında kalp sorunu olan insan fazla uzun ömürlü olmaz.” deniyor. Ben de bu korkuların tam ortasındaydım. Karamsardım, sorguluyordum, asiydim ve huzursuzdum, depresyona giriyordum. 4-5 haftada bir 3-4 gün yatakta kalıyordum, çünkü yataktan çıkacak halim yoktu. Rahatsızlıklarım vardı, isteksizdim. Sonra kendi kendime dedim ki “Bu mu hayat?” Tabi o kilodayken çeşitli arayışlar içinde oluyorsunuz. Sonra çiğ vegan beslenmeyi keşfettim, çiğ beslenmeyle ilgili eğitimler aldım ve bu yaşam tarzını uygulamaya başladım, 9 ayda 55 kilo verdim. Size anlattığım tüm olumsuzluklar tersine döndü. Şu an çok sağlıklıyım. Günde 15 saat çalışıyorum, gün içinde sürekli koşuştururum, bağda, bahçede, mutfakta ürünler üretiyorum. Beş saat uyuyorum, bana yetiyor.  Çiğ beslenme temelinde uyguladığım yaşam tarzı kafamı çalıştırdı, bu şekilde üretkenliğim arttı.

 

“Dünyanın her yerinde bir kıvılcım var: Sağlıklı beslenme, vegan beslenme, çiğ vegan beslenme…”

Burada bir çiğ vegan üretim tesisi, eğitim mutfağı, yetiştirilen çeşitli bitkiler, meditasyon alanları görüyorum. Çiğ beslenme mutfağını kilo verme süreciyle başladınız. Sonrası nasıl gelişti?

Bu mutfakla ilgili çalışma sürecim, 2004 yılında yapmış olduğum detoks programıyla başladı, öncesinde de bir şef olmam bu detoks programında bana özgüven verdi. Sağlıklı beslenerek ve yemek yiyerek insanlar kilo verebiliyormuş. Ancak, neyi neyle karıştıracağını, nasıl karıştırılacağını, ne zaman yenileceğini çok iyi bilmek gerek. Bu öğrendiklerimi uygulayarak kilolarımı verdim. Derken, eğitimler devam etti, hemen hemen tüm dünyada çiğ beslenme ile ilgili her yere, kanser merkezleri vb. yerlere gittim, gönüllü olarak oralarda çalıştım, aynı zamanda profesyonel olarak San Francisco’da eğitimler aldım. Kendim de profesyonel şef olduğum için o eğitimler bana epey katkı sağladı. O gün bu gündür zamanımın çoğu eğitimlerle geçiyor. Burası da 2009 yılında yapmış olduğum ev projesiydi, biz geniş aileyiz, bu kadar büyük bir eve anca sığardık. 2009 yılı depremi nedeniyle inşaat durdu, uzun zaman buraya gelmedik. Çiğ beslenmeyi keşfedince bunu ülkemizde de anlatmayı hedefledik. Amerika’da çiğ beslenme çok iyi yapılıyor. Dünyanın her yerinde bir kıvılcım var: Sağlıklı beslenme, vegan beslenme, çiğ vegan beslenme… Türkiye’de de çiğ vegan beslenmeyi anlatmak için buradayız. Hem Türkçe hem İngilizce eğitimler veriyoruz. 10 dönümlük arazimizde avokado, fındık, ceviz, kiraz, incir ağaçları, üzüm bağı, bu iklimde yetişebilecek her şeyi yetiştiriyoruz. Mevsimine göre tüm sebzeler… Sizin içtiğiniz çayda atkuyruğu bitkisi vardı. Bu türden çayları da yetiştiriyoruz.  

 

“Çiğ vegan beslenmede Türk mutfağındaki tüm tarifleri uygulayabilirsiniz”

Genel anlamda baktığımızda her mutfak kültürü gibi çiğ beslenme mutfağının da her kültürde yaşanırlığı farklı. Siz Türkiye’de yaşayan bir çiğ vegan şef olarak kendi kültürümüzle çiğ vegan kültürü nasıl birleştirdiniz?

Biz mutfağımızda Akçaabat Köfte, mücver, orman kebap, İskenderun Dürüm (Pek kimse bilmez, ama İskenderun’un dürümü meşhurdur.), Adana Kebap yapıyoruz. Bunları biz ürettik, Amerika’daki eğitimlerde bunlar yoktu. İnsanlara hazırladığımız bu yemeklerin tadımını yaptırıyoruz, çiğ vegan olduğunu kimseye söylemiyoruz, yedikten sonra söylüyoruz, hiçbir tat farkı yok, Türk mutfağındaki tüm tarifleri çiğ vegan mutfağa uyarlayabilirsiniz. Bu sizin yaratıcılığınızla, becerilerinizle alakalı.

İstanbul gibi bir yerden gelenler burası gibi yerler bir vaha adeta. Burada izole bir şekilde bu araziyi ve bu alanı kurmanızdaki neden nedir?

Çiğ beslenme ile ilgili eğitimleri burada vermemizin nedeni, insanın maruz kaldığı çeşitli uyaranlardan izole bir yer olması. Konaklamalardan ücret almıyoruz. Yurtiçinden ve yurtdışından misafirlerimiz geliyor. Gelenler 4 gün boyunca izole bir şekilde eğitim alıyorlar, içe dönme fırsatı yakalıyorlar. Kendi kendinizle baş başa kalıyorsunuz. Diğer yandan ikinci bölüm eğitimlerimizde bahçe işleri, permakültür, beslenme, hayatta kalma programları yer alıyor. Demo yemek nasıl yapılır, çiğ mutfakla ilgili her şeyi anlatıyoruz.

Cömertlik, sorumluluk, doğruluk çerçevesinde burada her bilgiyi paylaşıyoruz. Buradan çıktığınızda aynı insan olmazsınız. Çay, sigara, kahve, pişmiş yemek, hayvansal yeme alışkanlığınız varsa burada onların sizde ne kadar bağımlılık yaptığının farkında olup tokat yer gibi oluyorsunuz. O şamar bazen çok ağır olabiliyor. Burada bu bağımlılık veren şeylerden arınmak hedefleniyor. Böylece yenileniyorsunuz. Yaşamı kolaylaştıracak tarifleri öğreniyorsunuz. Çorba nasıl yapılır, basit bir salata sosu nasıl yapılır? Buradan gittiğinizde de öğrendiklerinizi sürdürüp bir yaşam tarzı haline getirmeniz için…

Buradaki eğitimlere gelen herkes şef mi olmak istiyor, yoksa gelenler sadece kendi evinde çiğ vegan tarifler hazırlamak için mi geliyorlar?

Burada modüller devreye giriyor. Sizin beklentilerinize bağlı olarak modülleri seçebiliyorsunuz. İlk modülde daha pratik eğitimler, ikinci modüllerde şefliğe yönelik eğitimler veriyoruz.

 

“Burada insanlar beş elementi birleştirip nasıl kendilerinin bile şaşıracağı tarifler oluşturabileceklerini görme fırsatı yakalıyorlar.”

Bugünkü yemekte harika bir salata yedik. Ben daha önce böyle bir salata yememiştim. Bir yemekteki tat algısını belirleyen şeyler nelerdir? Lezzet veren şey nedir?

Bir yemekte lezzet,  5 elemente göre belirlenir: tuz, şeker, baharatlar, yağ, asit (sirke, limon vb.). Yemek size bir yolculuk yaptırmalı bunun için de 5 elementi akıllı bir şekilde birleştirdiğinizde harika lezzetler oluşturabilirsiniz. Burada insanlar beş elementi birleştirip nasıl kendilerinin bile şaşıracağı tarifler oluşturabileceklerini görme fırsatı yakalıyorlar. Hata yapabildiklerinde daha iyisine ulaşabileceklerini, hata yapma konusunda  rahat olmaları gerektiğini anlatıyoruz. Kişi, eğitimler bittiğinde özgüven kazanıyor. Ayrıca pratik yemek hazırlama becerisini de kazanmış oluyor.

Kendine yeten tariflerle çiğ vegan beslenilebilir. Örneğin, bugün içtiğimiz çorba pratik bir şekilde nasıl hazırlanabilir?

Suyu çok az ısıtın, blendıra dolapta ne varsa koyun, beş elementi hatırlayın, birleştirin, yanına salata ve salata sosu. İşte size bir öğün yemek! 

 

“Pişmiş gıda bedene girdiğinde toksinler, yabancı madde olarak algılanırlar ve vücut bunu elimine etmek ister”

Hayvansal ve pişmiş gıda tüketimi insan vücudunda ne gibi etkiler yaratıyor?

Yaşayan canlı gıdalar bizim bedenimizde şu şekilde algılanmalı: hücresel beslenme! Biz aslında hücreleri besliyoruz. Zaten biz kendimiz de kocaman bir hücreyiz. Hücrelerin gıdaya, enerjiye, oksijene, dinlenmeye, arınmaya ihtiyacı var. Eğer hücre beslenirse, kendini yenileyebilirse, arınırsa o hücre sürekliliğini sağlıklı bir şekilde sürdürür, eğer bunu yapamazsa şişer, sağlıksız olur, ödem tutar. Bu da hücrelerin çok yorgun olduğunun bir belirtisidir. Çiğ beslenme ise hücreleri tam anlamıyla beslediği için hücreler bayram ediyor: “Heyy… yaşayan canlı gıdalar…” Hücreler besleniyor ve beden rahatlıyor, bedendeki kaos ortadan kalıyor. İnsanlar, pişmiş sıcak yemek yediklerinde sevildiğini düşünüyor, çünkü sıcak ve pişmiş yemeği sevgiyle özdeşleştiriyorlar, annelerimizin yaptığı pişmiş gıdalar ile sosyalleşiyoruz, bu çok güzel ancak pişmiş ve sıcak gıdalar yediğimizde beslenme, amacından uzaklaşıyor.

Peki, sosyalleşirken sevdiğimiz insanlarla vakit geçirirken yediğimiz bu pişmiş gıdalar bedenin ve hücrelerin umurunda mı?

Masada ne olduğu, “sıcak” yemeğin size şefkat ve sevgi verdiği hissi, güzel hazırlanışı, sunumu, görüntüsü bedenin umurunda değil! Çünkü, bütün bu mizansenler hücrelerin beslenmek için istediği şeyler değil. Pişmiş yemeği yediğinizde mideniz doluyor ama hücreler hala aç. Hücreler “Doyur beni, doyur beni!” diyor, siz devamlı pişmiş yemek yiyorsunuz. Pişmiş bir şeyde hayat olmaz, yaşayan canlı gıdalar hücrelerimizi besliyorsa pişmiş gıdalar da hücreleri yorar, bedenin gereken nütrientleri (besin bileşenleri) almasına engel olur. Ölmez ama survive olur, dejeneratif sorunlar başlar. (Bunlar, kalp damar hastalıkları, şeker hastalığı gibi hastalıklar, ödem vb. şikayetlerdir.) Eğer yaşayan canlı gıdalarla 100 yıl yaşayacaksa pişmiş gıdalar ile 60’ını tamamlar ve çöker, gider. Yaşayan canlı gıdalarla beslenme, hücresel beslenmedir. Yalnızca çiğ gıdalardaki enzimlerin bedendeki enzimlerle buluşması sindirimi kolaylaştırır. Bu kolaylaşmadan hücreler payını alır, vücuttan enerji çalınması olmaz, bunun aksinde ise pişmiş gıda bedene girdiğinde toksinler, yabancı madde olarak algılanırlar ve vücut bunu elimine etmek ister, bu eliminasyon sırasında çok çalışır, mukus üretir. Ancak, vücut bundan bir fayda sağlamaz. Tüm bu eliminasyon sürecinde vücut acı çekmeyebaşlar, haykırmaya başlar, “Doyur beni!” diye bağırır. Belki bazen çiğ salata yersiniz, bir elma yersiniz, ama asıl mevzu hakikaten canlı gıdaların %100 bir oranda vücuda alınmasıdır.

 

“Kendi kendinizin doktoru  ve diyetisyeni olmalısınız”

Bizler metropolde çok yoğun ve stresli bir hayat yaşayan insanlar olarak nasıl pratik bir şekilde çiğ vegan beslenebiliriz?

Her şeyden önce hayatınızı organize eden sizsiniz ve sağlıklı beslenmek bir insan için gerçekten önemliyse bu yazıyı okuyacaktır veya size danışacaktır. Bir kişi niyet ettiyse, hiçbir engeli tanımamalıdır. Belki, çiğ vegan beslenmek için 150 lira verip bir blendır, 200 lira verip bir robot almanız gerekecek. Organik pazara gideceksiniz, organik pazarcılarla tanışıp onlarla iletişim kuracaksınız, belki pazarın son dakikasına kadar bekleyeceksiniz, pazarcı evine götürmemek için elindekileri size yarı fiyatına satacak.

Siz kendi comfort zone’unuzda kaldığınızda (rahatlık alanı) sağlık sizin ağzınızın içine “Löp!” diye düşmeyecektir. Düşmemesi de gerekir, çünkü böyle bir şey, sağlıklı yaşam neden bu kadar kolay olsun ki? Siz ona ulaşmak için biraz çaba sarfetmelisiniz, kendi kendinizin doktoru  ve diyetisyeni olmalısınız, bir kişi size doğru beslenme konusunda danıştığında siz her zaman o kişinin yanında olamayacaksınız ve olamazsınız da… Siz kişilere sağlıklı beslenme yolunda bir ışık olursunuz, o kişiler bunu sürdürmek için gerekli çabayı kendileri harcamalıdır, zaten bu çabayı onların harcaması ve inanmaları gerek. Nerede olursak olalım yaşantımızı sağlıklı bir şekilde sürdürebiliriz. Ben Antarktika’da da olsam İstanbul’da da olsam yaşantımı sağlıklı bir şekilde sürdürebilirim. Çiğ vegan beslenebilirim. Buzullara yakın yerlerdeki insanlar bile vegan veya vejetaryen olabiliyorlar. İlla et yememiz, hayvan kesmemiz, öldürmemiz gerekmiyor. Tüm bunların hepsi birer mazeret.  Sağlıklı beslenmek için zorluk diye bir mazeret olamaz.

 

"Sabahları dayak yemiş gibi sersem bir şekilde uyanıyorsanız ne yediğinizi sorgulayacaksınız."

Çiğ vegan beslenen biri aslında sağlıklı oluşu, planlı oluşu ile diğer insanlara örnek oluyor diyebilir miyiz?

Evet, biz kimsenin kolundan tutup “Bu şekilde beslenirsen sağlıklı olursun” demiyoruz. Bizim disiplinimizi sağlıklı oluşumuzu gördüklerinde zaten direk bundan etkileniyorlar. Önceden de belirttiğim gibi sağlıklı beslenmek biraz zahmetli olmalı. Örneğin, siz aldığınız uzun eğitimlerden sonra vegan beslenmeyi daha sonra çiğ vegan beslenmeyi araştırmaya başlamışsınız. Bu zahmete girmişsiniz. Sağlıklı yaşamak isteyen herkesin bu zahmete girmesi gerek. Görüldüğü gibi de zor değil diğer yandan. Sadece gerekenleri yapmak lazım ve farkında olmak lazım, ne yediğimizin ne içtiğimizin. Şunu düşünmemiz lazım: Vücudumuzun, hücrelerimizin yediğimiz şeylere gerçekten ihtiyacı var mı?

Yanlış yaşam alışkanlıklarını sürdüren birçok insan bir çay ile bütün ödemlerini atacaklarını, bütün sorunlarının çözüleceğini, kilo vereceklerini düşünüyorlar. Asıl sorun hücrelerin beslenememesi. Peki, insanlar sorunun ana kaynağına sadece çiğ vegan beslenme ile inebilirler mi?

Herkesin kendi bedenini tanıma sorumluluğu vardır. Çiğ gıdalardaki titreşimler ile aldığımız yarayışlı kaloriler, bedeni tanımayı sağlıyor. Bedeni duymak lazım, bir şey yiyorsanız ve kırgınlık hissediyorsanız bunu bir çayla veya bir kahveyle düzelteceğinizi sanıyorsanız, bu doğru değil, bunu yapmamak gerek. Hücreler haykırdığında hücreleri duyacaksınız. Sabahları dayak yemiş gibi sersem bir şekilde uyanıyorsanız ne yediğinizi sorgulayacaksınız. Onu yapmayacaksınız, ertesi gün nasıl uyanıyorsunuz ona bakacaksınız.

 

"Dolabın kapağını açtığınızda kendi kendinize “Ne yesem acaba?” değil de “Ne yemesem acaba?” diye sormalısınız."

Metropol insanlarına sağlıklı beslenme konusunda neler tavsiye etmek istersiniz?

Beslenmek, metropol insanının ilk planı olmalıdır. Akşamdan plan yapmalısınız. “Öğle yemeğinde buradayım, akşam yemeğinde şuradayım, o zaman ben sabahtan şunları yanımda götüreceğim.” diye düşünmeniz gerek. Biz seyahatlere yanımızda koca bir bavul yiyecek ile gidiyoruz. Uçakta bir şey yemiyoruz, gittiğimiz yerlerde salata alıyoruz, yanımızda götürdüğümüz ekmekleri salatanın yanında yiyoruz.  Herkes et yemekleri, pişmiş gıdalar yiyor biz yemiyoruz. Kolaya kaçmamak gerek, beslenme konusu çok ciddi bir konu.

Çiğ vegan beslenme deyince insanların aklına sadece salata yiyen insanlar gelebiliyor. Çiğ vegan beslenmede salata mı var sadece?

Şefe göre değişkenlik gösterir. Biz Akçaabat Köfte de Adana Kebap da yapıyoruz. Dünya mutfaklarındaki birçok lezzeti siz çiğ vegan bir hale getirebilirsiniz. Salatalar, salata sosları, makarnalar, meyve ve sebze suları, ekmekler, mücver, çimlendirilmiş, kurutulmuş gıdalarla binlerce tarif oluşturabilirsiniz. Ama asıl konu şu hiç yemek yememeyi öğrenmek, iş hep dönüp dolaşıp buraya geliyor. Çiğ beslenme, yemek yememeyi öğretir. Dolabın kapağını açtığınızda kendi kendinize “Ne yesem acaba?” değil de “Ne yemesem acaba?” diye sormalısınız.

”Diyete girelim, diyetten çıkalım” bunlar doğru değil, yaşam alışkanlığı haline getirilmelidir, hayatımız zayıflamaya ya da fit kalmaya değil sağlıklı olmaya endeksli olmalıdır. Zaten, sağlıklı olduktan sonra gerisi geliyor. Bu konunun temelinde bir de “Ne yersem yiyeyim, kilo almıyorum.” diyenler için ne diyeceksiniz? Gerçekten genetik olarak kilo almamaya yatkın olabilirsiniz, ama bir yerde kayış kopar, ne olduğunu anlamazsınız bile, 40 yaşından sonra artık bu genler de işe yaramayacak.

Vücuda ihtiyacı olmayan bir vakitte aşırı kalorili yiyecekler aldığımızda depresyona meyil artıyor.  Hücrelerimiz aslında bir yiyeceği yedikten sonraki yaşamak istediğimiz geçici mutlulukla ilgilenmiyor. Hücreler, o yiyeceği istenmeyen bir şey olarak kabul ediyor ve strese giriyor. Diğer yandan, hiçbir gıda bir hastalığın ya da olumsuz durumun, sağlığın mucizesi değildir. Bir gıdayı kimin, ne kadar, ne zaman, neyle karıştırılarak, nasıl yediği önemli?

İşte siz gecenin bir yarısı dolabın kapağını açtığınızda bilmelisiniz ki o saatte yediğiniz, sizin vücudunuzun ihtiyacı olmayan bir şey. Gece yediğiniz salata da normalde çok sağlıklı olmasına rağmen o saatte yediğiniz için yanlış.

Peki, yerleşmiş beslenme bilgileri ve önerileri ile dünya nereye gidiyor?

Bir tanıdığımın 33 yaşında erkek bir akrabası birden bire vefat etti. Lise talebesi genç bir kadın birden vefat ediyor. Bu vakaların sayısı arttıkça hastanelerin sayısı da gittikçe artıyor. Özellikle çocuk hastaneleri…  Bence, herkes kendi sağlığından sorumlu. Kimse benim bir öğünde ne yiyeceğime karışamaz, karar veremez. Kimse de kolundan tutup bir insana zorla sağlıklı beslenme anlatamaz. Bu, çok kişisel bir konu.  Doğru kaynakları okuyup iyi analiz etmek gerekiyor.

Evet, bunu çevremdekilere de sıklıkla dile getiriyorum. “Senin ağzından girecek gıda sana özeldir, kişiseldir, buna müdahale edemem, ancak sana zararları ve yararlarını, ne gibi etkiler yapacağını anlatırım, daha sonrası senin çabanla gerçekleşecek.” Beslenme konusu kişinin içselleştirilmesi gereken bir şey. Siz bir insana doğru beslenmeyi anlattıktan sonra ömür boyu onunla beraber olamazsınız. Kendisi bunu sürdürebilme becerisini de kazanmalı.

 

"Çiğ mutfakta kalori hesaplama yok!"

Bir beslenme ve diyet uzmanı olarak kalori hesaplamayı ortadan kaldırıp, bir gıdayı yerken kişinin farkında olmasını sağlamayı amaçlıyorum. Aslında siz hücrelerinizin ne istediğine cevap veriyorsanız kalori hesaplamanıza gerek yok.

Evet, çiğ mutfakta kalori hesaplama yok. Biz nutrientleri sayabiliriz, nutrient derecesine ve titreşimine bakabiliriz. Bunları hallettikten sonra kişi ne kadar yemesi gerektiğini bilmeli. Aslında, ortalama yumruk büyüklüğünde yememiz gerek. Midenin hacmi aşağı yukarı bu kadardır. Bunun yanında karışımları iyi bilmek lazım. Herkes çiğ vegan beslenebilir. Ben hayatının büyük bölümünde pişmiş ve hayvansal yiyen bir insan olarak son 11 yılda da çiğ vegan beslenen biri olarak seyahatlerim, hem iş hayatım hem ev hayatımda her yerde çiğ beslenmenin sanıldığı kadar zor olmadığını düşünüyorum. Dünyada bu konuda bir yönelim var. Sayı gittikçe artıyor. Herkes, vakit kaybetmeden bu trene binmeli.

Peki, gelelim çiğ vegan bir mutfak için gerekli ekipmanlara… Bu dehidratörler çiğ vegan mutfağın olmazsa olmazı mı? Asıl işlevi nedir?

Dehidratörler, bir çeşit gıda kurutma makinalarıdır. 40 derecenin altında gıdaları kurutma, asla bir pişirme yöntemi değildir. Daha demin yediğiniz ekmekteki su dehidratörde 24 saat kurutuldu. Saç kurutma gibi düşünebilirsiniz. Diğer yandan, blendır ve mutfak robotu almanız gerekecek. Çok ucuza bunlar halledebilirsiniz.

Fiyatları nasıl? Ucuz mu böyle bir dehidratör?

Çok ucuz, 90 liralık bir dehidratör de var yüksek meblalarda olanlar da. Sizin ne yapmak istediğinizle alakalı.

Bunun dışında çiğ mutfakta gıdalarla alakalı hangi uygulamalar yer alıyor?

Gıda kurutma işlemleri, çimlendirme işlemleri, kendi ürününü yetiştirme gibi pek çok şey var. Mesela biz kendi arazimizde hemen hemen her sebze ve meyveyi yetiştiriyoruz. Şu gördüğünüz saksıdaki çimlendirilmiş hardal için sadece 25 kuruşluk tohum kullanıldı. Bu bir saksı hardal sizi üç gün besleyebilir, bir sürü protein desteği verebilir.

Bu protein konusu da vegan beslenmede merak ediliyor. Bu kadar proteine ihtiyacımız yok.

Siz çiğ vegan beslendiğinizde doğanın size verdiği ve sizin ihtiyacınız olan bütün proteinleri vücudunuza alırsınız zaten.  

 

"Bu beslenme Tipinde Besin Takviyesine İhtiyaç Yok"

Bu arada hiçbir besin takviyesi alıyor musunuz?

Hiçbir takviye almıyorum. Çiğ vegan beslenme ile bütün besinsel ihtiyaçlarımızı karşılarız. Alışkanlıklarımız yaşam tarzımızdır aslında. Çiğ vegan beslenmeyi uygulayabiliriz. Bakın, ülkemizin bitki örtüsü çiğ vegan beslenmeye çok müsait. Envai çeşit sebze, meyve var bu ülkede. Bunlardan yararlanmalıyız.

Salatalar sofralarımızı süsleyen garnitürler değil. Aslında salatalar ana yemeklerdir. Salataları ana yemek gibi yemek lazım. Olayı tersine çevirmek lazım. “Çiğ ye uzun yaşa, çiğ ye fit kal” Anti aging terapilerinde, detoks çalışmalarında bitkiler çiğ olarak alınır. Çünkü, çiğ beslenme insanın kendi enerjisini ortaya çıkarıyor. Herkes bu enerjiyi sihirli bir değnek dokunsun ve oluşsun diye bekliyor, ya da bir ilaçla almak istiyor, bu şekilde yan etkiler alınacağına çiğ beslenmeyi keşfedip, %100 uyguladığınızda bu sağlık sürecini doğal olarak yaşayacaksın. Bunun için milyarlar harcamaya da gerek yok. Dengeli bir şekilde çiğ beslenirseniz, yeniden ikinci baharınızı yaşayabilirsiniz. Yaş denilen şey çiğ beslenme ile ortadan kalkar. Yaş da belli bir program olduğu için bu programı çok rahat bir şekilde yeniden başlatabilirsiniz ve kendinizi istediğiniz yaşta hissedebilirsiniz. Bu tamamen beslenme ile ilgili.

Aslında çiğ vegan beslenmede pişmiş gıdaların yanında katkı maddeleri, işlenmiş şekere yer yok. Ayrıca bizler gün içinde kimyasal, toksik maddelere; hava, ses, çevre kirliliğine maruz kalıyoruz. Çiğ vegan beslenirken ayrıca yaşam tarzımızı da bu tür zararlı uyaranlardan korumalıyız. Bunu nasıl yapmalıyız? Burada asıl önemli olan bir yaşam tarzı, sadece beslenmeden bahsetmiyorum. Örneğin, biz diş macunu, duş jeli, şampuan kullanmıyoruz. Diş macunu yerine karbonat kullanıyoruz. Temizliğimizi doğal şeylerle yapıyoruz. Cildimi doğal besinlerle yumuşatıyorum. Ağzınıza alamayacağınız bir şeyi cildinize sürmemeniz gerek, çünkü cildiniz en büyük organınız. Her şeyi her şeyi emiyor.

 


Herkes bilsin