Menu
8 Ocak 2018

Fadime Ana: "Onları gördükçe Metin’i görüyorum…"

Ölümünün 22. yılında mezarının başında anılan gazeteci Metin Göktepe’nin ardından, Fadime Ana ve Meryem Göktepe konuştu...

 

AYKIRI AKADEMİ - HABER

 8 Ocak 1996'da Evrensel gazetesi muhabiri Metin Göktepe, görev başındayken polislerce dövülerek öldürüldüğünde  sadece 28 yaşındaydı.

Ümraniye Cezaevi'nde öldürülen tutukluların cenazesini "Mutlaka ben izlemeliyim arkadaşlar" diyerek Alibeyköy'e gitmişti. Basın kartı olmadığı gerekçesiyle ilçeye sokulmayıp, yüzlerce insanla birlikte gözaltına alınarak Eyüp Kapalı Spor Salonu'na götürülmüştü. Burada polislerin şiddetine maruz kaldı, öldürüldü.

Olay sonrasında dönemin Başbakanı Tansu Çiller ve İstanbul Emniyet Müdürü Orhan Taşanlar, Metin Göktepe’nin gözaltına alınmadığını; Eyüp Cumhuriyet Savcısı Erol Canözkan gözaltına alındığını ancak sonra çay bahçesinde otururken fenalaşarak sandalyeden düştüğünü; İçişleri Bakanı Teoman Ünüsan ise spor salonunun duvarından düşerek öldüğünü söyledi.

22 yıl sonra bugün mezarının başında anılan Göktepe'nin Annesi Fadime Ana "Metin, Ahmet (Şık) ve Fatih (Polat)... Onlar üçü beraber aynı kardeş gibilerdi... Onları gördükçe Metin’i görüyorum…" dedi.

“Metin gideli 22 yıl oldu… avukatlar, milletvekilleri, arkadaşları, gazeteciler bizi hiç bırakmadı. çok teşekkür ediyorum onlara… o kadar mutlu oluyorum ki geliyor arkadaşları…

Ben barış istiyorum, adalet istiyorum, cezaevinden çocuklarımız çıksın istiyorum. Ben iyi bir devlet istiyorum. Yani çocuklarımız ölmesin, anneler ağlamasın, cezaevine girmesinler. Grevdeki çocuklarımız ölmesin, onu istiyorum…

Avukatlarımız, başkanlarımız, gazetecilerimiz, emekçi kadınlarımız hiç bizi bırakmadı. Onlara teşekkür ederim, sağ olsunlar var olsunlar…

Metin, Ahmet (Şık) ve Fatih (Polat)... Onlar üçü beraber aynı kardeş gibilerdi... Onları gördükçe Metin’i görüyorum…

Hepiniz birer Metin’siniz… sağ olun, var olun…”

Aykırı Akademi'ye konuşan  Meryem Göktepe ise "gizleyenlerin en büyük korkusunun gerçeğin sahibine ulaşması" olduğunu belirtti.

"Metin gerçeği, gün oldu, işçilerin sesinde yaptı. Gün oldu öğrencilerin sesi oldu. Gün oldu barikatın arkasından alıp haberin gerçek sahibi olan halka ulaştırdı. Metin gerçeğin haberini yaptı. Yani gazetecilik yaptı. Gizleyenlerin en büyük korkusu gerçeğin sahibine ulaşması. Bu yüzden Metin'i öldürerek, halkın haber alma hakkını susturmak isteyenlerin bugün yanıldığını Murat Sabuncu’nun, Ahmet Şık gibi gazetecilerin kaleminde, beyanlarında görüyoruz."

 

 


Herkes bilsin